AATONAU Röportajı
June 26, 2023•718 words
Kendinizi tanıtabilir, geçmişinizi paylaşabilir ve bunun sanatsal yaratımlarınızı nasıl etkilediğini açıklayabilir misiniz?
1964 yılında Bartın’da doğdum. Çocukluğum Türkiye'nin Karadeniz sahilindeki bu küçük şehirde geçti. Mütevazı ancak büyük bahçeli bir evde doğayla iç içe büyüdüm. Şehir yaşamının aksine toprağın, bitkilerin, çiçeklerin, berrak suların, temiz mavilerin ve yeşillerin tüm güzelliklerini yaşadım. Benim gibi sulu boya resimler yapan ikiz kız kardeşimle bulduğumuz her zemine resimler yaptığımızı hatırlıyorum. O günlerde başlayan resim sevgim aldığım eğitimlerin, mesleğimin, sonrasında da yaşamımın odak noktası oldu. Çocukluğumda yaşadığım doğal ortam sanatsal yaratımlarıma ilham oldu. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun oldum. Çeşitli şehir ve okullarda yirmi yıl resim öğretmenliği yaptıktan sonra emekli oldum. Bütün tekniklerde resim yaparken 2014 yılında suluboyaya geçiş yaptım. Çeşitli ülkelerde düzenlenen jüri seçimli 70’den fazla uluslararası sergi, bienal ve festivalde yer aldım. Amerikan Suluboya Derneği (AWS) imza üyesi ve Uluslararası Usta Suluboyacılar Birliği (IMWA) üyesiyim.
Ne tür eserler yaratıyorsunuz?
Uyguladığım teknik, klasik şeffaf sulu boya tekniğidir. Tarzım ilk bakışta realist ya da hiperrealist olarak nitelendirilebilecek olsa da görüneni aslına en yakın şekilde resmetmekten ibaret değildir. Duyguyu iyi aktarabilmek benim için önemlidir. Konularımla aramda duygusal bir bağ kurulmuş olması gerekir. Başlangıçtan bitişe dek, konuya dair hissettiklerim doğrultusunda yaptığım spontane değişiklikler ve katkılarla, kağıda aktardıklarım farklı bir hikâyeye dönüşebilir. Özgür, özgün ve şeffaf olmak; sulu boya tekniğim ve stilim açısından önemsediklerimdir. Benim için her detay, açıklanması gerekmeyen iyi bir sanat dili yaratmada önemlidir. Resimlerimde çoğunlukla kullandığım dokular, organik kalabalıklar ve diğer tüm detaylar; varlıklar arasındaki etkileşimin, değişimin, dönüşümün yansımalarıdır. Başlıca konularımı oluşturan su ve yansımalar; yaşamın döngüsünü, gerçeğini görmemize imkân verir. Suyun şeffaflığı, etkileşimde bulunduğumuz tüm canlılarla birbirimizi anlamanın ön koşulu olan şeffaflıkla aynı anlamı taşır. Havanın, suyun, toprağın bereketli mazisini hatırlatmak; çalışmalarımın temelini oluşturur. Bana ilham veren konulardan serisini yaptıklarımın başlıcaları; "Taşlı Dere", "Yalnız Söğüt", "Tarak Otları", "Sonbahar Yansımaları", "Deniz-Dalgalar", "Portreler", "Still Life", "Paslı Seri", "Balık-Balıkçılar" ve az sayıdaki figürlü çalışmalarımdan oluşur.
İdeal çalışma ortamınızı tarif eder misiniz?
Açık havada manzara karşısında ya da stüdyoda çalışabilirim. Yalnız ve müzik eşliğinde çalışmak benim için daha konforlu olduğundan genellikle stüdyoyu tercih ediyorum. En ideal zaman dilimim öğleden sonra 1 ve 5 arası: Günlük rutin işlerimi yapıp ailevi sorumluluklarımı yerine getirdikten sonraki özgür zamanlarım. Dış dünyadan soyutlanarak resimle başbaşa kalabildiğim, temiz ve düzenli stüdyom benim için en ideal ortam.
İlhamı nerede buluyorsunuz?
İlhamı yaşadığım çevrede, önemsediklerimde, sevdiklerimde, görmek istediklerimde buluyorum. Günlük yaşamımın akışı içinde, seyehatlerimde beni etkileyen görünümleri fotoğraflıyorum. Bunlar sonraki zamanlar için bana kaynak oluşturuyor. Bazen boyamayı tasarladığım konu için doğaya açılarak fotoğraflar çekiyorum. Işığı, gölgeyi, dokuları tüm detaylarıyla gözlemleyerek, duygusal olarak hazırlanıyorum. Bazen de geçmişte bende iz bırakmış mekânları tekrar ziyaret edip ruhumu besliyorum. Hayal ettiklerimi kompozisyonlarıma yansıtıyorum. Anılarımı harekete geçiren ve hayallerimle zenginleştirebileceğim, pozitif enerji veren tüm konular, görünümler bana ilham veriyor.
Tarzınız zaman içinde nasıl değişti?
Çocukluğumdan bu yana beni heyecanlandıran, resimlerime konu olan görünümler, nesneler hiç değişmedi. Bunları gerçekçi biçimde yansıtma tarzım da değişmedi, gelişti. Sulu boya tekniğinde çalışmaya başladığım günden bu yana uygulamadaki deneyimlerim malzeme üzerindeki hâkimiyetimi arttırdı. Gerçekçi tarzım daha da gerçekçi oldu.
En çok gurur duyduğunuz ya da memnun olduğunuz eseriniz ya da eser seriniz hangisi?
Gurur duyduğum, yaparken çok mutlu olduğum pek çok resim var. Heyecan duyarak yaptığım, duygusal olarak beni en çok etkileyen resimlerimden bazıları şunlar: "Taşlı Dere", "Yalnız Söğüt", "Ray", "Balıkçılar", "Halka" ve "Nakış".
Hayalinizde bir proje (yaratmak istediğiniz bir proje) var mı?
Yapımına başladığım her resim, bir sonraki için heyecan duymama yol açıyor. Bir sonrakini zihnimde kuruyor ve yaptıklarımın en iyisi olarak hayal ediyorum. Daha iyisini yaratma amacı benim için aynı zamanda bir araç. Her yeni güne bu motivasyonla uyanıyorum. Özel bir proje hayalim yok ama sulu boya çalışmalarıma başladığım ilk yıllarda kâğıt üzerine boyadığım suyun hareket edebildiğini görmeyi hayal etmiştim. Kim bilir belki bir gün bunu başarabilirim.
Sanat, hayatınızın diğer alanlarında size yardımcı oluyor mu?
Çalışmalarımı sulu boyaya başladığım 2014 yılından bu yana, hayatımın rutin faaliyetlerinin yanı sıra yapmaya çalıştım. Resme ayırdığım zaman, diğer alanları daralttı ve öncelik sıralaması yapmamı gerektirdi. Resim yaptığım zamanlar öylesine verimli ve tatmin ediciydi ki bunun diğer alanlara yansıması pozitif yönde oldu. Özellikle tüm dünyayı etkileyen 2 yıllık pandemi dönemi, resimlerim sayesinde benim için ruhumu iyileştiren bir terapiye dönüşmüştü. Şu anda ülkemizde yaşanmış, milyonlarca insanı etkileyen, yıkıcı, büyük bir depremin üzüntüsünü yaşıyorum. Sanatın iyileştirici gücünün tüm insanlık için olmasını diliyorum. Sanat yolculuğunda karşılaşmak, birlikte yürümek, anlaşabilmek çok güzel.